Huzur Dolu Bir Sabah Sizin Olsun...

Huzur dolu bir sabah...
Süt kokan koridorlar...
Sımsıcak bir dokunuş...
Sizin olsun, Sevgiyle...


Lilypie 3rd Birthday Ticker

28 Aralık 2007 Cuma

Yeni Yıl Partisi & Bakıcı hikayesi

Bugün Kaan'ın okulunda yılbaşı partisi vardı. Kaan Bey babasına kıyasla Robert Kolej'e 8 yıl önce başladı;) Olsun yuva falan demeyin yani oğlum Robert'li:)) İşte bugün Kaan'ın okulunda yeni yıl partisi vardı. Çok keyifli, bol gülmeli geçti... Kaan 2 yaşında sınıfın en küçüğü ama arkadaşları gibi üzerine giydiği beyaz gömleği, kot pantolunu ve papyonuyla görseniz, tam bir beyfendiydi:) Tabii sabahtan itibaren öylesine bir koşuşturmaca yaşadık ki evden memory stick bile koymadan çıkarmışım fotoğraf makinesini, çok az fotoğraf çekebildim dolayısıyla:( Ama allahtan yuvadan acıdılarda kendi makinalarıyla Kaan'ı çektikler. Yani fotoğrafları bana yolladıklarında koyacağım buraya o zaman görürsünüz haydutu:)

Bana 'Bakıcı, Abla' demeyin...!

Şu bakıcı işleri çok karışık ve bunaltıcı gerçekten...! Önce bakıcı geçmişimi özetleyip, bugüne geçelim. Önce Kaan doğduktan sonra ev işlerinde yardımcı olması için gündüzlü birini bulduk, oldukça beceriksiz olmasına karşın iyi niyetli olduğu için 6 ay kadar dayandık. Sonra oğluna bakan kişi vefat edince bir günde işi bırakmak zorunda kaldı. Ardından uzun görüşme sürecinden sonra Emine isimli bir Bulgar Türk'ünü yatılı olarak işe aldık. Bir süre sonra ben de çalışmaya ve yüksek lisansa başladım. Yaklaşık 1 sene sonra, Kaan'a bir sürü gereksiz kötü alışkanlık kazandırıp, bizden de palavrayla bir güzel yüklü bir borç aldıktan sonra, ertesi gün geliyorum deyip, ortadan kayboldu! Sonra yine sancılı geçen bir görüşüme süreci sonrasında bu sefer bir yatılı ev işlerine bakan bir de Kaan'la ilgilenlenen gündüzlü abla işe almaya karar verdik. Önce ablamız Aysel işe başladı, Kaan'la ilişkileri oldukça iyiydi, ancak eşi ile ilgili yaşadığı problemler işine yansıyınca işten çıkardık. Bu arada işten çıkarmadan önce ev işleri için tanıdık vasıtasıyla yine bir Bulgar Türk'ü olan Raşide Hanım'ı işe aldık. Kendisi şimdiye kadar görmediğimiz kadar başarılı ve disiplinli çıktı. Zaten Aysel ayrıldıktan sonra her iki görevide maaş artışıyla birlikte üstlendi. Yaklaşık 1 senedir yanımızda çalışıyor, iş anlamında bir sorun yaşamasak da Bulgar vatandaşı olduğu için yasa değişikliği, üç ayda bir çıkması hatta 3 aya yakın Türkiye girememesi gibi sorunlar yaşadık. Bir de kendisi inanılmaz derecede hastalık hastası olduğu için hergün hastalıklarla boğuşur olduk. Hatta bir keresinde 10 gün boyunca sabah akşam hemşire gelip Raşide Hn'a iğne vurdu. Yani o bize bakacağına biz ona baktık...Bugüne gelince...

Eve süper keyifli bir partiden sonra eve dönünce Raşide Hn kapıda haberi verdi. Kızı aramıştı ve sesini iyi duymayınca 'anne buraya acilen gel demiş, o da Bulgaristan'a gidebilir miyim' dedi. Hadi bakalım şimdi... Tam yılbaşı öncesi, yine kaldık mı bakıcısız... Üfff çokk keyifsiz. Doktora gönderdik. Hafif üşütme ve idrar yolları iltihabı çıkmış. İlaç verdiler ama o yinede gelecek hafta gidecek. Herhalde yine bakıcı arayacağız biz.... Var mı tavsiyesi olan..? :)) Hani bana çocuk doğur, harika birşey, biz bakarız büyür giden diyenler... Sizlere sesleniyorum... Bana sorunsuz, sürekli bir bakıcı bulun..!

Sevgiler...:)

24 Aralık 2007 Pazartesi

Beklemek...







En sevdiğiniz anlar hangileri? Uçsuz bucaksız bir kumsalda denize baktığınız zamanlar mı, yoksa şömine başında odun çıtırtıları eşliğinde şarabınız içtiğiniz anlar mı ya da sevgilinizle sarılmış televizyon izlerken mi, bir de arkadaşlarla keyifli sohbetler eşliğinde yenilen uzun yemekler var... Ben sanırım en çok iki anı seviyorum; birincisi Kaan'ın boynundan o mis kokuyu koklamayı bir de sımsıcak kış güneşinin yüzüme vurmasını...








İşte bu bayram Antalya Rixos Premium'da harika bir havada, keyifli bir sahilde bol bol yüzüme vuran kış güneşinin keyfini çıkardım:) Rixos oldukça kalabalıktı, ama çok geniş bir alana sahip olduğu için kimse kalabalıkta boğulmuyordu. Genel olarak birçok aktivitenin yapılabildiği bir otel. Benim gibi tüm anneler tatilin tadını çıkarıyordu:) Yemek saatleri babalar çocukların peşindeydi bu sefer;) anneler ise çocuklar gibi şendi. Hepimiz özlediğimiz özgürlüğümüzün; ne kadar özgürlükse! tadını çıkarıyorduk. Kısacası gala gecesi masada çıkardığımız küçük çaplı yangın:) Kaan'ın yaramazlıkları bir de otelin hatası nedeniyle son gün annemin düşmesi dışında oldukça keyifli bir tatildi. Çok şükür annem iyi...








Gelecek hafta yeni bir yıl...



Hiç çok istediğiniz birşeyi beklediniz mi? Hani karnınıza kramplar girer, içinizde garip bir telaş; endişe mi mutluluk mu karar veremediğiniz... İşte keyifli bir tatilin ardından, yepyeni bir yılı beklerken bu hisler içerisindeyim. Nasıl bir yıl olacak? Hayatım hep planlı oldu ama gerçekten ilk defa bu sene gelecek senenin neler getirebileceğini tahmin etmiyorum... Karnımda kelebekler dolaşıyor... Umarım hepimize bol mutluluk, sevgi, huzur, sağlık ve başarı getirir. Yeni yıl dileğim mi? Bilmem... Ya sizin ki?








11 Aralık 2007 Salı

Bir Anneden Alıntı

BEN ANNE OLMASAYDIM EĞER..
Topuksuz ayakkabılarla da şık olunabileceğini bilmeyecektim.
Hamileliğim esnasında 80’li kilolara kadar çıkıp kendi çapımda ilk defa bir alanda rekorumu kıramayacaktım.
O küçücük ellerle renkli kartonlardan yapılmış bir kâğıt parçasının bu kadar değerli olabileceğini öğrenemeyecektim.
Kan yapsın diye danadili haşlayıp üzerine yumurta kırıp ağzının tadına da uysun diye çikolatalı pudingle karıştırmak gibi yaratıcılığın sınırlarını zorlayan tarifler keşfedemeyecektim hiç.
Su almak için elimde kumanda ile buzdolabını açtığımda kumandayı buzdolabına koyacak kadar ya da evden çıkarken telsiz telefonu çantama atacak kadar kendimden geçmeyecektim.
Birinin canı yandığında ötekinin bu acıyı hissedebilmesinin sadece ikiz kardeşlerde olduğunu sanacaktım.
Sabahın köründe gözü kapalı mutfağa kadar gidip, süt ısıtıp yine gözü kapalı dönme yeteneğini kazanamayacaktım.
Üzümün çekirdeklerini tek tek çıkarmak için insanüstü bir uğraşa asla girmeyecektim.
Bir insanın gaz çıkarması beni bu kadar mutlu edemeyecekti.
Büyüdüğünde arkadaşlarınla birlikte partilerde Süper Anne olarak eğlenmeyi hayal edemeyecektim.
Babanla belki daha az kavga edecek ama sevginin evlat denilen başka bir boyutuna giremeyecektik.
Sevginin böylesine karşılıksız olanını hiç tadamayacaktım.
Telaşsız sevişmenin hayalini kuramayacaktım.
Annemi bu kadar çok sevdiğimi anlamayacaktım.
Annesinden zorla ayırdılar diye “Uçan Fil Dumbo!” çizgi filminde böğürerek ağlamayacaktım.
Geceleri kesintisiz uyuyacak, hafta sonunda sabahları istediğim saatte kalkacaktım ama uyandığımda yanağıma konmuş minik ellerin sıcaklığı ısıtmayacaktı yüreğimi.
Çantamda sürekli bisküvi, ıslak mendil, bir adet oyuncak, düşer bir yerin kanar diye ayıcıklı yara bandı taşımayacaktım.
Acıyı geçiren öpücüğün gücüne inanmayacaktım.
38,5 derece ateş beni de yakıp kavurmayacaktı .
Yağmur sonrası çamurlu sularda zıplamanın keyfine varamayacak, sen bir lokma daha fazla yiyesin diye kalabalığın ortasında kafamda peçete dansı yapmayacaktım.
Sen olmasaydın eğer yaşamın karmaşıklığını unutup tekrar basit yaşamayı öğrenemeyecektim.
Sen olmasaydın eğer ben asla “anne” olmayacaktım.
Bir çocuk doğduğu anda, bir anne doğarmış... Bu lafın doğruluğuna inanmayacaktım!

LOST

Tamammen kaybolmuş durumdayım... En son bildiğim oğlumun evde bilgisayara vurması ve ardından okula sunum için götürmem ve bammmmmmmmmm.... Bilgisayarım çöktü; yaklaşık 10 senelik datamda beraberinde gitti:( Kurtarılmaya çalışılıyor ancak hep olur ya, ne kadar gereksiz file varsa kurtarılmış, fotoğraflar ise gitmiş durumda. Dün dedim ki bugün ölsem hayatımın 10 senesine ait hiçbir fotoğraf bende bulunmayacak. Hakan çok güldü bana ama ben gerçekten ciddiyim. Laptop'ı açıyorum, kocaman bir boşluk...

Hep derlerdi Müge back-up al, şifrelerini bir yerlere yaz. Bense hep erteledim, yapacak onca öncelikli! şey varken bu yapılır bir zaman nasıl olsa dedim. Yapılamadı oysa, blog'a girerken bile 45 dk düşünüp, şifremi hatırlayabildim... Daha önceki yazılarımı bile bulamıyorum şimdi desem?

Üff çok can sıkıcı. O kadar akışkan ki herşey artık... Ne bir mektup, kart, basılı bir fotoğraf... Herşey boşlukta bir yerlerde, sanal dünyada...Sohbetler, paylaşımlar bile sanallaştı artık. Çok klişe geliyor, böyle yazınca biliyorum. Ben de okurken böyle düşünürdüm ama şimdi tüm datalarım gittikten sonra iki yol var benim için; ya tamamen protesto etmek ya da ondan daha akıllı davranmak. Sanırım 2. sini seçeceğim:)

8 Aralık 2007 Cumartesi

Check out my Slide Show!

KOntrolü Mümkün Olmayanlar

To those of us who have children in our lives,whether they are our own,grandchildren,nieces,nephews,or students...

Here is something to make you chuckle. Whenever your children are out of control,you can take comfort from the thought thateven God’s omnipotence did not extendto His own children. After creating heaven and earth,God created Adam and Eve. And the first thing he said was‘DON’T ! ‘ ‘Don’t what ? ‘Adam replied. ‘Don’t eat the forbidden fruit.’God said. ‘Forbidden fruit ?We have forbidden fruit ?Hey Eve..we have forbidden fruit ! ‘ ‘ No Way ! ‘ ‘Yes way ! ‘ ‘Do NOT eat the fruit ! ‘said God. ‘Why ? ‘ ‘Because I am your Father and I said so ! ‘ God replied,wondering why He hadn’t stoppedcreation after making the elephants. A few minutes later,God saw His children having an apple breakand He was ticked ! ‘Didn’t I tell you not to eat the fruit ? ‘God asked. ‘Uh huh,’Adam replied. ‘Then why?’’ said the Father. ‘I don’t know,’ said Eve.
‘She started it ! ‘Adam said. ‘Did not ! ‘ ‘Did too ! ‘ ‘DID NOT ! ‘ Having had it with the two of them,God’s punishment was that Adam and Eveshould have children of their own. Thus the pattern was set and it has never changed. BUT THERE IS REASSURANCE IN THE STORY ! If you have persistently and lovingly tried to give children wisdomand they haven’t taken it,don’t be hard on yourself. If God had trouble raising children,what makes you think it would bea piece of cake for you ? THINGS TO THINK ABOUT ! 1. You spend the first two years of their lifeteaching them to walk and talk. Then you spendthe next sixteen telling them to sit down and shut up. 2. Grandchildren are God’s rewardfor not killing your own children. 3. Mothers of teens now know whysome animals eat their young. 4. Children seldom misquote you. In fact,they usually repeat word for wordwhat you shouldn’t have said. 5. The main purpose of holding children’s partiesis to remind yourself that there are childrenmore awful than your own. 6. We childproofed our homes,but they are still getting in. ADVICE FOR THE DAY: Be nice to your kids.They will choose yournursing home one day. AND FI N ALLY: IF YOU ! HAVE A LOT OF TENSIONAND YOU GET A HEADACHE,DO WHAT IT SAYSON THE ASPIRIN BOTTLE: ‘TAKE TWO ASPIRIN’AND ‘KEEP AWAY FROM CHILDREN’!!! !!